Uyuşturucu maddelerin, ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak imal, ithal, ihraç edilmesi, ülke içinde satılması, satışa arz edilmesi, başkalarına verilmesi, sevk edilmesi, nakledilmesi, depolanması, satın alınması, kabul edilmesi, bulundurulması sebebiyle oluşan suça TCK 188 maddesi kapsamında Uyuşturucu madde imal ve ticareti suçu denilmektedir.
UYUŞTURUCU MADDE İMAL VE TİCARET TİCARETİ SUÇU CEZASI NE KADARDIR?
Uyuşturucu madde ticareti suçunun cezası TCK 188 maddesi uyarınca işleniş şekline göre değişiklik göstermektedir. Söz konusu cezalar:
- TCK 188/1. fıkrası uyarınca uyuşturucuları izinsiz ya da izne aykırı şekilde imal, ithal ve ihraç eden kişiler için yirmi yıl ile otuz yıl arası hapis ve aynı zamanda iki bin gün ile yirmi bin gün arası para cezası öngörülmüştür.
- TCK 188/3. fıkrası uyarınca uyuşturucuları izinsiz olarak Türkiye sınırları içinde satışa sunan ya da arz eden, başka kimselere veren, bir yere sevk eden, bir yerden bir yere nakil eden, herhangi bir şekilde depolayan vs, kişiler, on yıldan aşağı olmamak üzere ve ayrıca bin gün ile yirmi bin gün arası para cezası ile cezalandırılmaktadır.
- TCK 188/6 fıkrası uyarınca imal edilmesi izne tabi olan ya da ancak yetkili bir doktor tarafından düzenlenen reçete ile satılabilen ve uyuşturucu etkisi olan her türlü madde yönünden de üstteki fıkralarda belirtilen cezalar uygulanmaktadır. Ancak, bu hallerde verilecek ceza yarı oranında indirilebilir.
- TCK 188/7 fıkrası uyarınca uyuşturucu ya da uyarıcı bir etkisi olmakla birlikte, bu maddelerin imalinde kullanılan maddeler açısından yukarıdaki suçları işleye kişiler ise sekiz yıldan aşağı olamamak kaydı ile hapis bin ile yirmibin gün arası para cezası ile cezalandırılmaktadır.
UYUŞTURUCU MADDE İMAL VE TİCARET SUÇUNUN NİTELİKLİ HALLERİ
Uyuşturucu madde ticareti suçunun bazı şekillerde işlenmesi hallerinde verilecek cezalar artırılmaktadır. Şöyle ki;
- TCK 188/3.fıkrasının son cümlesi gereği uyuşturucu madde satılan ya da verilen kişinin çocuk olması halinde, suçu işleyen kişiye verilecek ceza on beş yıldan az olamaz.
- TCK 188/4.fıkrası uyarınca ticareti yapılan maddelerin eroin, kokain, morfin, sentetik kannabinoid ve türevleri veya bazmorfin olması ya da suçun fıkrada sayılan kamu binalarına iki yüz metreden daha yakın olarak umuma açık şekilde işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılmaktadır.
- TCK 188/5 fıkrası uyarınca suçun, üç ya da içten fazla kişi ile birlikte işlenmesi hâlinde ceza yarı oranında artırılır, suçun bir örgütün faaliyetleri kapsamında işlenmesi hâlinde, verilecek ceza bir kat artırılır.
- TCK 188/8 fıkrası uyarınca 188.maddede belirtilen sağlık çalışanları tarafından işlenmesi halinde, yine verilecek cezalar yarı oranında artırılarak verilmektedir.
şeklinde suçun nitelikli halleri kanun maddesinde belirtilmiştir.
UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ SUÇU YÖNÜNDEN ETKİN PİŞMANLIK (TCK 192)
Türk Ceza Kanunu uyarınca işlenen suçlar bakımından kişinin özgür iradesi ile fiilinden pişman olması, suçun işlenişi ve suçun diğer failleri hakkında samimi itiraflarda bulunarak adli makamlara yardımcı olması durumlarında Etkin Pişmanlık hükümleri çerçevesinde cezai indirim uygulanabilmektedir. Etkin pişmanlık hükümlerinin hangi suçlar için geçerli olduğu ilgili kanun maddeleri ile belirlenmiştir. Bu kapsamda Uyuşturucu maddi ticari suçu yönünden ilgili Kanun maddesindeki şartların oluşması halinde etkin pişmanlık sebebi ile cezai indirim yapılabilmektedir.
UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ SUÇU ZAMANAŞIMI
Uyuşturucu madde ticareti suçunun zamanaşımı süresi; lehe olan kanun maddelerinin uygulanması ilkesi gereği suçun işlendiği tarihte yürürlükte olan Türk Ceza Kanunu’na göre de değişmektedir. Bu kapsamda suçun 765 sayılı TCK’nın yürürlükte olduğu süre zarfında işlenmesi durumunda ilgili kanunun 102/3 ve 104/2. Fıkraları uyarınca zamanaşımı 10 yıl, kesintili zamanaşımı ise 15 yıldır.
Ancak suç 5237 sayılı TCK’nın yürürlüğe girdiği tarihten sonra işlenmiş ise bu takdirde 5237 sayılı TCK’nın 66/1-c ve 67/4. fıkraları uyarınca asli zamanaşımı süresi yirmi yıl, kesintili zamanaşımı süresi ise otuz yıldır.
UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ SUÇU GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME
Uyuşturucu ve uyarıcı madde ticareti suçunda görevli mahkeme Ağır Ceza Mahkemesi’dir. Yetkili mahkeme ise genel kural çerçevesinde maddelerin yakalandığı yer mahkemeleridir. Şayet Suçun işlendiği yer tespit edilemiyorsa şüpheli ya da sanığın yakalanmış ise yakalanış yeri eğer yakalanmadıysa suçlunun yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir. Şüpheli ya da sanığın bilinen son adresinin bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir. Bunlar dışında bazı özel yetki halleri de mevcuttur.(Örn. Suçun örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmesi ya da maddelerin sınır kapısında yakalanması halleri gibi) Bu açıdan Örnek vermemiz gerekirse; Çanakkale sınırları içerisinde uyuşturucu madde ticareti suçunu işleyen kişilerin ceza davaları Çanakkale Ağır Ceza Mahkemeleri’nde görülecektir.
UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ SUÇUNDA AVUKATIN ÖNEMİ
TCK 188 Kapsamında Uyuşturucu ve uyarıcı madde imal veya ticareti suçu birçok şekilde ve türde işlenebilen bir suçtur. Bazı durumlarda cezayı artırıcı ve azaltıcı sebepler ortaya çıkabilmektedir. Kişiler bu şekilde bir suç isnadı ile karşılaştıklarında tüm hukuki vakıa ve olguların detaylıca incelenmesi gerekmektedir. Bu nedenle uyuşturucu madde ticareti suçu ile karışan kişilerin davalarının bir ceza hukukunda uzman bir avukat ile yürütülmesi önem taşımaktadır. Yazgan&Çelik Avukatlık ve Hukuk Bürosu Çanakkale’de Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçu alanında uzman avukat kadrosu ile müvekkillerine avukatlık hizmeti sunmaktadır.
UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ SUÇU YARGITAY KARARLARI
Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçuna ilişkin olarak verilmiş bazı emsal Yargıtay Kararları aşağıda sunulmuştur.
UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ KANUN YARARINA BOZMA
10. Ceza Dairesi 2020/6439 E. , 2020/3584 K.
“Adalet Bakanlığı’nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık … hakkındaki Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 24/04/2019 tarihli ve 2018/111 esas, 2019/246 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 06/01/2020 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A-)Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Şüpheli … hakkında, 06/11/2017 tarihinde işlediği iddia olunan uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan yapılan soruşturma sonucunda, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 20/02/2018 tarihli, 2017/110818 soruşturma, 2018/ 6662 esas ve 2018/ 989 sayılı iddianamesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 188/3-4- a, 53, 54, 55 ve 63. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı,
2- Yapılan yargılama sonucunda kanun yararına bozma istemine konu Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 24/04/2019 tarihli, 2018/111 esas ve 2019/246 sayılı kararı ile; sanığın eyleminin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu kabul edilerek sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanık hakkında daha önce hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiği, ayrıca sabıkalı olduğu gerekçesiyle “takdiren sanık hakkında CMK’nın 231 maddesinin uygulanmasına yer olmadığına” karar verildiği, kararın 21/05/2019 tarihinde istinaf edilmeden kesinleştiği,
anlaşılmıştır.
B-)Kanun Yararına Bozma İstemi:
Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında;
“Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan sanık …’ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62/1. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanık hakkında 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına dair Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 24/04/2019 tarihli ve 2018/111 esas, 2019/246 sayılı kararını kapsayan dosya sûreti incelendi.
Dosya aslı diğer sanık tarafından istinaf talebinde bulunulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderildiğinden, dosya sûreti üzerinden yapılan incelemede,
5237 sayılı Kanun’un 191/8. maddesinin; “Bu Kanunun; a) 188 inci maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti, b) 190 ıncı maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma suçundan dolayı yapılan kovuşturma evresinde, suçun münhasıran bu madde kapsamına girdiğinin anlaşılması hâlinde, sanık hakkında bu madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.” şeklinde olduğu,
Dosya kapsamına göre, sanık hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 20/02/2018 tarihli ve 2018/6662 esas sayılı iddianamesi ile uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama suçundan dolayı kamu davasının açıldığı, ancak yapılan yargılama neticesinde sanığın eyleminin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçunu oluşturduğundan bahisle mahkûmiyetine karar verildiği, her ne kadar sanık hakkında daha önce hükmün açıklanmasının geri bırakılması karar verildiği ve sabıkası bulunduğu gerekçesiyle 5271 sayılı Kanun’un 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına dair karar verilmiş ise de, sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 191/8. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 24/04/2019 tarihli ve 2018/111 esas, 2019/246 sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca bozulması istenilmiştir.
C-) Konunun Değerlendirilmesi:
Sanık … hakkında “uyuşturucu madde ticareti yapma” suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 24/04/2019 tarihli ve 2018/111 esas, 2019/246 sayılı kararı ile sanığın eyleminin “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçunu oluşturduğu kabul edilerek 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve sanık hakkında 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmiş ise de;
Dosya aslı, dosyanın diğer sanığı tarafından istinaf talebinde bulunulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderildiğinden, dosya sûreti üzerinden yapılan incelemede,
28/06/2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 68. maddesi ile değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/8. maddesinde yer alan, “Bu Kanunun;
a) 188 inci maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti,
b)190 ıncı maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma, suçundan dolayı yapılan kovuşturma evresinde, suçun münhasıran bu madde kapsamına girdiğinin anlaşılması hâlinde, sanık hakkında bu madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.” şeklindeki düzenleme dikkate alındığında, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/6. maddesinde belirtilen şartlar aranmaksızın sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinin kanuni bir zorunluluk olduğu gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görülmüştür.
D-)Karar:
Açıklanan nedenlere göre; Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 24/04/2019 tarihli ve 2018/111 esas, 2019/246 sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun’un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı’na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine, 16/09/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.”
UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ 188/3 BERAAT
12. Ceza Dairesi 2019/4307 E. , 2020/4528 K.
“Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
Hüküm : Davacının tazminat talebinin kısmen kabülü ile 3.446,60 TL maddi, 4.500 TL manevi tazminatın tutuklama tarihi olan 22.05.2014 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine
Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçundan 22.05.2014 – 16.09.2014 tarihleri arasında 117 gün tutuklu kalıp beraat eden davacının 20.000 TL maddi, 50.000 TL manevi tazminatın tutuklama tarihinden işleyecek yasal faizi ile talebine ilişkin davada yerel mahkemece asgari ücret üzerinden hsaplanan 3.446,60 TL maddi 4.500 TL manevi tazminatın tutuklama tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya ödenmesine hükmedilmesinde;
Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacı lehine hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, hükümlü kaldığı süre ve tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar elde edeceği parasal değer dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, belirlenen ölçütlere uymayacak miktarda eksik manevi tazminata hükmolunması temiz edenin sıfatına göre bozma nedeni yapılmamış, hüküm duruşmasında hazır bulunduğu anlaşılan Cumhuriyet savcısının isim ve sicil bilgilerinin gerekçeli karar başlığına yazılmaması mahallinde ilavesi mümkün yazım eksikliği olarak kabul edilmiştir.
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, davalı vekilinin davanın reddi gerektiğine, kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna ilişkin tüm temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA, 14.09.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.”
UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ DELİL YETERSİZLİĞİ
10. Ceza Dairesi 2019/2358 E. , 2019/9251 K.
“Adalet Bakanlığının, 12/06/2019 tarihli yazısı ile uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan sanık … hakkında yapılan yargılama sonucunda değişen suç vasfına göre TCK’nın 191/1 ve 62/1. maddesi gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, 191/8. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair İstanbul Anadolu 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 22/05/2018 tarihli ve 2018/148 esas, 2018/240 sayılı kararının kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 21/06/2019 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Sanık hakkında, 18/08/2017 tarihinde kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan soruşturma başlatıldığı, daha sonra aynı olay kapsamında ele geçirilen esrarı diğer sanık …’e de verdiği gerekçesiyle uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan da soruşturma başlatıldığı,
Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu nedeniyle yapılan soruşturma sonucunda İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 08/03/2018 tarihli ve 2018/27166 soruşturma, 2018/1112 sayılı kararıyla kamu davasının açılmasının ertelenmesine, tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, tedbirin infaz edilmesi için Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği,
2- Uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan yapılan soruşturma sonucunda ise 20/03/2018 tarihli iddianameyle kamu davası açıldığı, ancak yapılan yargılama sonucunda İstanbul Anadolu 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 22/05/2018 tarihli ve 2018/148 esas, 2018/240 sayılı kararıyla “sanığın uyuşturucu madde ticareti yapma suçunu işlediğine dair mahkûmiyete yeterli delil bulunmadığı, değişen suç vasfına göre eylemin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturacağı” gerekçesiyle sanığın TCK’nın 191/1 ve 62/1. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, 191/8. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın itiraz edilmeksizin kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, “Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 10/04/2018 tarihli ve 2014/15-487 esas, 2018/151 sayılı kararında belirtildiği üzere, temyiz ve istinaf kanun yollarından geçmeksizin kesinleşen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararların ülke sathında uygulama birliğine ulaşmak ve ciddi boyutlara ulaşan hukuka aykırılıkların toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi amacıyla olağanüstü bir kanun yolu olan kanun yararına bozma konusu yapılabileceği nazara alınarak yapılan incelemede;
Dosya kapsamına göre, adı geçen sanık hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 188. maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçundan İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 20/03/2018 tarihli ve 2018/51549 soruşturma, 2018/14130 esas, 2018/1193 sayılı iddianamesi ile açılan kamu davası neticesinde, mahkemesince yapılan yargılama sonunda sanığın üzerine atılı eylemin münhasıran anılan Kanun’un 191/1. maddesindeki suçu oluşturduğundan bahisle mahkûmiyetine karar verilerek; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 68. maddesi ile değişik 191/8. maddesi gereğince, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/6. maddesinde belirtilen şartlar aranmaksızın sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ise de, Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde kabul etmek veya bulundurmak suçundan şüpheli … hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 08/03/2018 tarihli ve 2018/27166 soruşturma, 2018/1112 sayılı kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair karar verildiği ve denetimin halen devam ettiği anlaşıldığından İstanbul Anadolu 12. Ağır Ceza Mahkemesi tanafından sanığa yüklenen suç hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek, İstanbul Anadolu 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 22/05/2018 tarihli ve 2018/148 esas, 2018/240 sayılı kararının bozulması istenmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi:
18/08/2017 tarihli olay tutanağına göre sanık …’ın üzerinde 0,1 gr. esrar ele geçirildiği, sanıkla birlikte yakalanan …’in üzerinde de 0,14 gr. esrar bulunduğu, bunun üzerine sanık … hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan soruşturma başlatıldığı, ayrıca yanında bulunan arkadaşı …’te ele geçirilen esrarı da sanığın temin ettiği gerekçesiyle uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan da ayrı bir soruşturma başlatıldığı,
Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu bakımından yapılan soruşturma sonucunda kamu davasının açılmasının ertelenmesine, tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, tedbirin infazının devam ettiği,
Uyuşturucu madde ticareti yapma suçu yönünden ise kamu davası açıldığı ve yapılan yargılama sonucunda Mahkemece “sanığın diğer arkadaşına esrar vererek uyuşturucu madde ticareti yapma suçunu işlediğine dair mahkûmiyete yeterli delil bulunmadığı, esrarı arkadaşıyla birlikte kullanmak için satın aldığı, eylemin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturacağı” gerekçesiyle değişen suç vasfına göre sanık …’ın kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan mahkûmiyetine ve TCK’nın 191/8. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, anlaşılmışsa da,
İncelenen dosya kapsamına göre, sanığın soruşturma aşamasında alınan müdafisiz beyanında, arkadaşı …’e esrar verdiğini kabul ettiği, …’in de üzerinde bulunan esrarı sanık …’dan aldığını beyan ettiği, ancak yargılama aşamasında sanık …’ın soruşturma aşamasında alınan beyanından dönüp esrar temin etme suçlamasını reddettiği, …’in dinlenilmediğinin anlaşılması karşısında, mevcut delil durumuna göre sanık …’ın diğer sanık …’de ele geçirilen uyuşturucu maddeyi temin ettiğine dair kesin ve yeterli delil bulunmadığı, Mahkemece ulaşılan kanaatin de bu yönde olduğu, bu nedenle uyuşturucu madde ticareti suçunun oluşmadığı ve sanığın kendi üzerinde çıkan esrara ilişkin olarak kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma eylemi bakımından zaten ayrı bir soruşturma yürütülüp kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilmiş olduğu gözetilerek, uyuşturucu madde ticareti yapma suçu yönünden Mahkemenin takdirine göre delil yetersizliği nedeniyle beraat kararı verilmesi gerekirken, değişen suç vasfına göre sanığın kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan mahkûmiyetine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi yasaya aykırı olup, kanun yararına bozma talebi bu yönüyle ve değişik gerekçeyle yerinde görülmüştür.
D) Karar:
Açıklanan nedenlere göre; İstanbul Anadolu 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 22/05/2018 tarihli ve 2018/148 esas, 2018/240 sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanunun 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendinin verdiği yetkiye dayanılarak; sanığın BERAATİNE, hükmolunan cezanın bütün sonuçlarıyla ortadan KALDIRILMASINA, dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 27.12.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi”
UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ ŞÜPHEDEN SANIK YARARLANIR İLKESİ
Ceza Genel Kurulu 2016/871 E. , 2020/102 K.
“2- Eylemin TCK’nın 188. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenen “uyuşturucu madde ticareti yapma” suçunun oluşturup oluşturmadığı;
5237 sayılı TCK’nın “Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti” başlıklı 188. maddesinin suç tarihinde yürürlükte bulunan 3 ve 4. fıkrası;
“Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, beş yıldan on beş yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
Uyuşturucu veya uyarıcı maddenin eroin, kokain, morfin veya baz morfin olması halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Maddenin üçüncü fıkrasında uyuşturucu maddelerin yurt içinde satışı, satışa arzı, satın alınması veya bulundurulması, maddelerin devredilmesi veya devralınması veya sevk ve nakledilmesi veya bunların alınıp satılmasına veya devrine veya her ne suretle olursa olsun tedarik edilmesine aracı olmak cezalandırılmıştır. Suçun ön koşulu maddelerin yurt içinde ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak söz konusu işlemlere tabi kılınmasıdır. Dördüncü fıkraya göre, uyuşturucu maddenin eroin, kokain, morfin veya bazmorfin olması üçüncü fıkrada tanımlanan suçun konu bakımından nitelikli unsurunu oluşturmakta ve bu fıkraya göre verilecek cezanın artırılmasını gerektirmektedir.
Öte yandan, amacı somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi de, insan haklarına dayalı, demokratik rejimle yönetilen ülkelerin hukuk sistemlerinde bulunması gereken, öğreti ve uygulamada; “suçsuzluk” ya da “masumiyet karinesi” şeklinde, Latincede ise “in dubio pro reo” olarak ifade edilen “şüpheden sanık yararlanır” ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi açısından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlak surette sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği ya da gerçekleştiriliş şekli hususunda herhangi bir şüphe belirmesi hâlinde uygulanabileceği gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Ceza mahkûmiyeti, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate veya herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkan vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
(1) numaralı uyuşmazlık konusunda anlatılan olayda; sanığın savunmasında bu maddelerden haberinin olmadığını ifade etmesi, bulunan maddenin miktarı, söz konusu uyuşturucu maddelerin herhangi bir paketleme yapılmadan tütün hâlinde ceket cebine dağılmış hâlde ele geçirilmesi, sanığın söz konusu esrarı başkasına satma, devir veya tedarik etme hususunda herhangi bir davranış içine girdiğine ilişkin dosya kapsamı itibarıyla herhangi bir somut delilin elde edilememesi karşısında; uyuşturucu madde ticareti yapma kastının bulunduğuna ilişkin her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği anlaşıldığından sanığın eyleminin uyuşturucu madde ticareti yapma suçunu oluşturmadığı kabul edilmelidir.”